Dil'le Geçmiş Zaman

30 Ekim 2013

|
Ey Ingilizce'yi öğrenemeyen kişi, sen değil misin Türkçe'yi öğrenmis, bu yazıyı okuyup anlayabilecek kadar Türkçe bilgisine sahip olmuş; nasıl olur da Ingilizce öğrenemezsin?? Ama bunlar farkli diller mi, ama sen Türkçe'yi öğrenirken daha bebe miydin? Geç geeeç... Bak bakalım 1,5 yaşındaki yeğenin, çocuğun, arkadaşının kızı nasıl öğreniyor Türkçe'yi? Napıyo napıyo?? Tekrar ediyo, kopyalıyo, söylüyo, gösteriyo, dinliyo... Bu kadar basit aslinda. Bu kadar basit görmek öğrenmeyi de basit kılıyor. 1,5 yaşındaki yeğenim kelime kelime öğreniyor dili. Alıyor eline kelime kartlarını, önünde resim arkada resmi tanımlayan kelime, tek tek ezberliyo?!! Saçma oldu di mi? Saçma çünkü!! Ezberlemekle öğrenmek çelisir birbirleriyle çünkü. Öğrenmek; o bilgi hakkinda düşünmeyi, bilgiyi kafanda canlandırmayı ve kullanmayı gerektirir. Bir kelimeyi, ancak onu kendinle ilişkilendirdiğinde öğrenebilirsin. Somut objeler icin o objeyi kullandığın ana gitmek yardımcı olabilir mesela ve bunu yaparken de cümle kurmak. En son ne zaman kitap okudun, neydi kitabin ismi; "Kedi mektupları". Hmm o zaman "Kedi Mektupları is a book", "Hobbit is a book". Aynen bebeyken yaptığın gibi göster, söyle, tekrar et, canlandır. Öğrenmek istediğin kelime "to run" (koşmak) ise, kaldir poponu koş azcik :)

Yine yeğenime dönelim. Kendisi sansli bi küçük cadı. çünkü onun etrafinda, onu konuşturmaya çalışan, söylediği her kelime sonrası "alkıışş" diyen bir insan güruhu var. Çevrende sana alkışla tezahürat yapan insan bulabilir misin bilmem, ama Ingilizce'yle haşır neşir olabilecegin ortamlar yaratabilirsin kendine -ki aslında dikkatli bakarsan zaten ordalar. Bak bakalim çikolata kağıdının arkasinda ne yaziyor, ya da aldığın bir elektronik esyanın kullanim klavuzunda. Peki dinlediğin müzikler, izlediğin filmler? 
Olay sadece dikkat kesilmekte. Ayrıca dili doğrudan hayatına dahil edebilirsin. Facebook gibi siteleri ve telefonunu Ingilizce kullanabilirsin. Böylece bir şeyi kullanmak için o dile mecbur kalacaksın, ondan kaçamayacaksın. 

Bir tavsiye daha; dinlediğin Ingizlice bir şarkının sözlerini, okumadan, sadece dinleyerek tekrar et. Bu, Ingilizce'deki sesleri tanıman ve onları telaffuz etmen için yardımcı olacaktır. Ben Arapça bilmem, ama Arapça bir şarkıyı o kadar cok dinledim ki şarkıya eşlik eder oldum. Şarkıyı da bir Arap arkadaşımın yanında mırıldandım. Arkamızdan yürüyen başka bir Arap arkadaşım koşarak yanıma geldi ve heyecanla "Sen Arapça biliyorsun!!" dedi. O gün bugündür, öğrenemeyeceğim dil yoktur diyorum!!

Kelime öğrenirken Türkçe'den faydalanabilirsin, çünkü inanamayacağın kadar çok ortak kelime var. "Alternative, collection" vb.  "Collection" ne demek? Kolleksiyon. Peki "to collect" filli ne demek olabilir? Hmm kolleksiyon yapmak; bir şeyler toplamak, biriktirmek demek. E oyleyse?? Bunların listesini çıkardığında, ne kadar çok kelime bildiğini göreceksin. (Yalnız, dikkat et, bazen aynı kelimeler farklı anlamda kullanılabiliyor.)
Ama sakın doğrudan çeviri yapmaya kalkışma, o zaman hiç bir ilerleme kaydedemezsin. Kelimenin geldigi kültür ve kullanıldığı durumlar tamamen farklı olabilir. Anlamını bulduğun kelimeyi mutlaka cümle içinde gör, tanı. Hangi kelimenin hangi kelimeyle kullanıldığını iyi belle.  "ride a bicycle" veya "drive a bicycle" mı iyi öğren. Google bu konuda en buyuk yardimcin, emin ol. Bir de kelimeyi öğrenirken Ingilizce anlamıyla veya cümle icinde öğrenirsen, kafanda cümleyi ilk once Türkçe kurup sonra onu Ingilizce'ye çevirmek gibi bir zahmete girmezsin. Ingilizceyle o kadar iç içe olacaksın ki, bir gün, daha önceden duyduğun kelimeler, kalıplar birden ağzından dökülüverecek, inan bana. Dizi ve filmler bu konuda yardımcın demiştim.
  "What have you done?" (Ne yaptın sen?) cümlesini o kadar cok izledim ki!! Evet izledim. Bir annenin telasla cocuguna kosup kizginlikla soyledigi "What have you done" cümlesini çok izledim. Bir gün hiç düşünmeden, have ne demek done ne demek bilmeden ağzımdan çıkıverdi, eşimin yaptığı bir şey karşısında tepki verirken. Okuduğun bir yazıda da etrafindaki resimlerden veya bildiğin diger kelimelerden yararlanabilirsin. Bir tür tahmin etme oyunu yani. Zevkli bir sey, gercekten!


Bir insan diğerini tanımak için soruyor; "What do you do?" Cevap veriyor diğeri; "I'm a doctor" (Doctor ne demek biliyorsun). Bir diğer sahnede anne koşarak geliyor ve az once cam kırmış bir çocuğa bagiriyor; "What have you done?!!" Simdi çöz bakalim aradaki farki, dilbilgisi kuralini. Anlayacagin, dili izle ve dinle. Dilbilgisi kurallarını, kendin daha önce bildiğin "My name is Ali" gibi kalıplardan çıkar. Bölme, parçalama. Ezberleme, onun yerine üzerinde düşün, kafa yor. 



Not: Gecmişini dile vermiş, ama yalnızca bir kaç senedir Türkçe ve Ingilizce öğreten biri olarak tavsiyelerim çığır açmaz ama işinize de yarar umuyorum. Ayrıca dil öğrenmek anlattıklarımdan ibaret değil elbet. Eklentiler veya ayrı bir yazı daha yazilabilir.

BaşBaş

4 yorum:

Gülsüm Güven Tuncer dedi ki...

Yooo... bu yazını okuduktan sonra yaşıma inat "Bana İngilizce öğretir misin? diye soracağım sana. Sahi uzaktan olur mu bu iş. Heyecan yaptım. Çünkü söylediğin yöntem çok pratik. Neden olmasın? Bana dayatılan ezberci eğitimin kırıntıları hala var. Yani çoğu zaman, sade bir dille yazılmış yazıları anlayabiliyorum. Yapabilirim. Öğrenebilirim di mi?

Unknown dedi ki...

Niye olmasin annem? Soyledigim o uc seyle baslayabilirsin. Ortak kelimeleri cikartabilir, sarki ezberleyebilir ve Facebook'u Ingilizce kullanabilirsin. Bu haftadaki hedefin bu olabilir. Hedef (zamani ve amacinin ne oldugunu) belirlemek de aslinda en en onemli sey ogrenmek icin. Portfolyo tutmani onerebilirim. Ne biliyorum, ne ogrenmek istiyorum, nasil ogrenebilirim? Eksiklerim ve guclu oldugum yonler neler? Biz bi ara konusalim en iyisi ;)

ZeyneP dedi ki...

Gülbilge'nin kelime kartları :D
Çok güzel öneriler bunlar ama ne yazık ki geçerli olmuyor burda. İngilizce bilgisi sınavlarla sınanıyor en basiti. ÜDS, KPDS,YDS tarzı sınavlardan aldığın puanlar senin İngilizce'nin ("attım tuttu" potansiyelinin değil :P) göstergesi. İş görüşmelerinde çok az insan seninle yabancı dil konuşuyor ya da İngilizce bir metin okutuyor. Eğer amaç sadece dil öğrenmekse senin yöntemin süper. Ama amaç yüksek lisans yapmak, işe girmek, kıdem yükseltmek vb ise işte o zaman senin bu "olması gereken"lerin göz ardı edilerek kitapevi kasalarının yanındaki kelime kartlarını ezberlemek zorunda kalınıyor. Şükür ki kızımın İngilizce örtmeni belli. ÖYretme tarzınızı çok beYendim. Kızıma İngilizce öYretir misiniz?

Unknown dedi ki...

Hmm evet belirttigin iyi olmus ablam, cunku yazida verilen tavsiyeler "dil ogrenmekle" ilgili, sinava hazirlanmakla degil :) Yuksek lisansi ayri bir tarafa koyalim, cunku yuksek lisans icin cok fazla Ingilizce makale okumak ve yazmak gerecek ve sinavi gecmek yeterli olmayacak, "ogrenmek" gerecek. IELTS ve TOEFL gibi sinavlara bu tavsiyelerle hazirlanilabilir. Bunlarin disindaki sinavlarda dogrudan ceviri cok fazla kullaniliyor, bu durumda kelimelerin Turkce anlamlarini ogrenmek mecbur oluyor. Yani tahmin etme oyunu pek ise yaramayacaktir. Ama illa ki kelimeleri bir sekilde aklinda tutman lazim. Kartlarla ezber yontemi yerine yine cumle kurmak, kelimeyi canlandirmak kullanilabilir. Niye olmasin? Acik ogretim sinavina hazirlanan arkasimla bu sekilde calisiyoruz. Dilbilgisi kurallarini da kendi cikartiyor, ornek cumlelerden. Bu sekilde de daha kalici oluyor. Ama tabi ki isin icine daha ozel bir amac girince yontemler degisiklik gosterecektir. Kisiye gore de degisebilir. Bu durumda anneme onerdigim hedef belirleme ve eksiklikleri, yontemleri vb. saptayip yazabilecegin bir gunluk tutma ise yarayabilir. Gulbilge'nin daha yakininda, daha tecrubeli ortmenler var zaten ;) Sansli bidik...

Yorum Gönder